Sen benim pazartesi sendromumu unutturan, cuma neşemsin.
Gözlerin diyorum… Yanında sınırsız çay ve kurabiye servisi olmalı.
Aşktan anladığım tek şey: Seninleyken aklımdaki *to-do list*’in boş kalması.
Beni en çok güldüren en ciddi kararımsın.
Senin o bakışın var ya, benim pilimi fulleyen taşınabilir şarj aletim.
Kalbimdeki 4G çekim gücü gibisin. Hiçbir yerde kopmuyor.
Seninle geçen her dakika, sanki internetsiz bile çalışan Wi-Fi gibi.
Bizim aşkımız, şifresini kimsenin çözemediği bir siber güvenlik sorunu.
O kadar tatlısın ki, yanımda olman kan şekerimi yükseltiyor sanırım.
Benim için en sevdiğim şarkının nakaratı gibi, hep tekrarlamak istediğim.
Hayatıma ctrl+z (geri alma) tuşuyla gelen en güzel hatasızlık.
Seni sevmek, pazarda bulunmaz Hint kumaşı bulmak gibi bir şey.
Başka bir evrende bile olsak, seni yine aynı anda bulurdum.
Sen benim ekran kilidimdeki özel desenimsin. Sadece ben açarım.
Aşkımız tamamen organik. Katkı maddesi ve yapay tatlandırıcı yok.
Bana ‘alarmı ertele’ hissi veren tek şeysin. Hep yanımda kal.
Sen varsan, benim için tüm mevsimler yaz. Klimaya bile gerek yok.
Kalp ritmimdeki en havalı remix.
İlişkimiz, hata vermeyen bir yazılım gibi. Güncel ve sorunsuz.
Sen benim hafta sonu planım, güneşli havam ve sıcak kahvemsin.
Aramızdaki bu garip çekim, kütle çekiminden bile güçlü.
Seni her gördüğümde, içimden geçenler ‘gülme emojisi’ oluyor.
Sen, hayatımın başlangıç çizgisindeki en iyi haber.
Benim favori bildirim sesimsin. Asla sessize alamam.
Bir bilim kurgu filmi olsak, sen kesinlikle mutlu sonun ta kendisi olurdun.
Seninle geçen zaman, hızlı ileri alma (fast forward) düğmesiyle geçmiş gibi.
Akıl sağlığımla yaptığım en çılgın anlaşma. İyi ki imzaladım.
Ben seni, yarınki kahvemi sabırsızlıkla beklediğim gibi seviyorum.
Seninle konuşurken, diğer sekmedeki her şey anlamsızlaşıyor.
Sen, benim hayatımın yüklenme ekranında takılıp kalmasını istediğim en güzel ansın.
